Türkiye 2018 yılının ikinci yarısında yıllar sonra yeniden yoğun bir ekonomik gündemle karşı karşıya bulunuyor; enflasyon, işsizlik, kriz gibi kelimeler yeniden günlük sözcüklerimiz arasında bir ağırlık kazanıyor. Tüketicilerin halet-i ruhiyesi son dört beş aydır gözlediğimiz gibi değişen siyasi ve ekonomik gündemle birlikte bir uçtan bir uca savruluyor; tutumlarımız, algılarımız ve hatta davranışlarımız hızla değişiyor, dönüşüyor.
Ülkemizin yaşadığı bu çalkantılı günlerin iş dünyasındaki yansımalarını değerlendirmek üzere Türkiye’nin önemli şirketlerinde görev alan C Seviye Yöneticilerin katılımı ile bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmanın bize verdiği birinci mesaj son derece net: iş dünyası son derece zorlu bir 2019 ile karşı karşıya olduğumuza inanıyor ve iş dünyasının bu beklentisi tüketicilere göre daha sert ve daha karamsar bir yapıya sahip.
Bugün iş dünyasının gündeminin birinci maddesi genel anlamıyla ekonomi ve ekonomi yönetimi, ardından da kriz, işsizlik ve enflasyon gibi tekil ekonomik konular geliyor.
İş dünyasının yüzde 70’i 2019 yılının 2018 yılından daha kötü olacağına inanıyor ve yüzde 65’i Türkiye ekonomisinin küçüleceğine inanıyor. Yöneticiler Türkiye’de bir kriz olduğu konusunda da neredeyse hemfikir. Bununla birlikte, C seviyesi yöneticilerin yarısı gelecek yılı durağan geçireceğine, mevcut durumu koruyacağına inanırken, yüzde 28’i de kendi şirketinde bir küçülme operasyonu bekliyor. Faaliyet gösterdiği sektörde küçülme bekleyen yöneticilerin oranı ise yüzde 37’ye yükseliyor.
Şirketlerin 2019 yılındaki bütçe yönetim değerlerine baktığımızda, yüzde 44’lük bir kesimin yatırımlarını ve yüzde 40’lık bir kesimin de pazarlama bütçelerini azaltacağını görüyoruz. Ancak, üçte birlik bir kesim de yatırımlarında ya da pazarlama bütçelerinden bir değişiklik yapmayacak ve aynı mertebeyi koruyacak gibi görünüyor. Hatta mevcut karamsar havaya karşın daha küçük oranlardaki bir kesimin de yatırımlarını arttıracağını gözlemliyoruz.
Bu değerler arasında araştırmanın bize verdiği ikinci mesaj da şu: şirketler her ne kadar 2019 yılının zor geçeceğine inansa da geçmiş krizlerden aldığı dersler sonrasında yatırımlarını sürdürmeyi ve pazarlama alanındaki harcamaları sıfırlamamayı öğrenmiş bulunuyor. Bu durum, geçmiş krizlerden farklı olarak, iş dünyasının bugünün krizini farklı bir şekilde yönetmeyi düşündüğünü bize gösteriyor.
C düzeyi yöneticilerin beşte birine göre şirketleri 2019 için herhangi bir ücret ayarlaması yapmayı düşünmüyor. Geri kalan şirketlerin de çalışan ücretlerinde yüzde 15’lik bir iyileştirme yapma planı mevcut. Yöneticilerin 2019 beklentilerine baktığımızda ortalama yüzde 25’lik bir enflasyon beklentisine sahip oldukları görülüyor ve ortalama dolar kurunun da 6.61 seviyesinde olması bekleniyor. Bunun yanı sıra, işsizlik oranlarında ciddi bir artış olacağına inanılıyor.
Tüm bu karamsar tablo içinde ortaya çıkan bir başka sonuç da iş dünyasının mevcut ekonomi politikalarına güven duymaması. Geçmiş krizlerden daha yoğun ve uzun süreli bir kriz bekleyen C seviyesi yöneticiler sorunların çözümü konusunda ekonomi yönetiminin alacağı kararlara ve ülke ekonomisine güven duymuyor.
Son dört beş aydır gözlemlediğimiz gibi, tüketiciler karşı karşıya oldukları ekonomik zorluklar ile mücadele etmek için farklı stratejiler geliştiriyorlar. Benzer bir durum hızla iş dünyası arasında da görülüyor. Ancak, ne tüketiciler ne de iş dünyası krize karşı alışıldık, bilindik basmakalıp tepkileri vermiyorlar, her iki kesim de bu krizi yeni stratejilerle yenmenin yollarını arıyorlar.